İnsanlık: Ortak Değerler ve Sorumluluklar

2020’de yaklaşık 168 milyon insanın insani yardıma ve korunmaya ihtiyacı olacak; bu dünyadaki yaklaşık her 45 kişiden 1’ini temsil ediyor ve onlarca yıldır görülen en yüksek rakam. Birleşmiş Milletler ve ortak kuruluşlar en savunmasız yaklaşık 109 milyona insana yardım etmeyi amaçlıyor ve bunun için 28,8 milyar dolarlık fon gerekmektedir. İklim değişikliği ve çatışmaların temel nedenleri daha iyi ele alınmadıkça bu durum daha da kötüleşecektir. Mevcut eğilimlerdeki tahminler, 2022 yılına kadar 200 milyondan fazla insanın yardıma ihtiyacı olabileceğini gösteriyor.
 

İnsani yardım sistemi artık daha etkili, daha öncelikli, daha yenilikçi ve her zamankinden daha kapsayıcı; 2019’un ilk dokuz ayında, insani yardım kuruluşları müdahale planları aracılığıyla yardım ulaştırılması gerekenlerin yüzde 64’üne ulaştı.

Küresel olarak, 2019’un başında akut açlıktan muzdarip 113 milyon da dahil olmak üzere yaklaşık 821 milyon insan yetersiz beslenmek zorunda kaldı. Çatışma, açlığın anahtar sebebidir; 2019 yılının başlarında, silahlı çatışmalar ve yaşanan zulümler rekor bir sayı ile yaklaşık 71 milyon insanın evlerini terk etmelerini zorunlu kıldı.

İklim değişikliği insanları insani krizlere karşı daha kırılgan hale getiriyor; dünyanın en kötü sekiz gıda krizinin tamamı hem çatışma hem de iklim değişikliği ile bağlantılıdır.

Bulaşıcı hastalıklar; çatışma, yetersiz sağlık sistemleri, yetersiz su ve sanitasyon ve aşılara erişim eksikliği nedeniyle daha yaygın ve kontrolü zorlaşmaktadır.

2019’da 33 düşük gelirli ülke ekonomik kriz içerisindeydi veya risk altındaydı; bunlar içerisinde insani yardım talebinde bulunan 12 ülke, insani yardıma muhtaç insanların yüzde 40’ına ev sahipliği yapıyor. Küresel bir ekonomik yavaşlama, halihazırda ekonomik kriz ve borç problemleri yaşayan ülkelerde kırılganlığı daha da artırabilecek bir etkendir.

Bu tür zorluklar birleşik bir vizyon gerektirir; küreselleşmiş bir dünyada bu vizyonun kapsayıcı ve evrensel olması, kültürel, dini veya politik farklılıklara saygı duymak ve onları aşmakla birlikte insanları, toplulukları ve ülkeleri bir araya getirmek gerekir. Planlamalar herkesin kazanacağı karşılıklı faydaya dayanmalıdır.

Birleşmiş Milletlerin savaşları sona erdirme veya küresel zorluklarla yüzleşme vaatlerini yerine getireceğinden şüphe duyulduğu bir zaman diliminde bizler, bizi birbirimize bağlayan değerlerin her zamankinden daha fazla farkında olmamız gerekiyor. Ortak insanlık olarak tanımlanabilecek bu değerlere dayandıracağımız değişim vizyonu şu an için tek çıkar yol gibi görünüyor.