Koronavirüs ve İklim Değişikliği - İyilik Denizi
Tüm Haberler

Koronavirüs ve İklim Değişikliği

05.04.2020

Dünyayı etkisi altına alan COVID-19, Koronavirüs salgınından İklim Değişikliği ile mücadelede insanlık yararına olabilecek ne gibi dersler çıkarılabilir?

 

Açıkça söylemek gerekirse, Koronavirüs salgını ile ilgili bir trajedi söz konusu; hastanelerin hizmet kapasitelerinin aşımı, hızla artan işsizlik ve ekonomik krizin gittikçe daha kötü bir hal alması…  Ancak bu küresel krizin, daha yavaş ama daha kötü etkileri olacak bir diğer küresel kriz için bir değişim noktası olarak görülebilme şansı da vardır. Birleşmiş Milletler genel sekreterliğinin yakın zamanda belirttiği gibi, Koronavirüs tehdidi geçicidir, oysa ısı dalgalarının, sellerin ve aşırı fırtınaların insan hayatının kaybına neden olan tehditleri yıllarca devam edip bizimle kalacak.

 

İnsanların doğayı yok etmesi ile Koronavirüs arasında bir ilişki var mı?

Biyologlar yıllardır insanları enfekte eden hastalıkların yarısından fazlasının hayvanlardan geldiğini bildiriyorlar. İnsanlar doğal dengeyi bozarak kendi salgın risklerini arttırıyorlar.

Giderek artan bir şekilde, bu zoonotik/hayvansal hastalıklar çevresel değişim ve insan davranışı ile bağlantılı oluyorlar. Tomrukçuluk, madencilik, uzak yerlerden yol yapımı, hızlı kentleşme ve nüfus artışı nedeniyle el değmemiş ormanların bozulması, insanları daha önce hiç yakın olmadıkları hayvan türleriyle daha yakın temasta olmalarına neden oluyor

 

Pandemi/salgın sonrası küresel ekonomiyi canlandırma çabası, iklim değişikliğini önlemek yerine gezegenleri ısıtan gazların emisyonlarını hızlandıracak mı?

Bu, dünyanın Çin ve ABD gibi büyük ekonomilerinin yeşil büyüme politikaları uygulamak veya fosil yakıt endüstrilerini desteklemeye devam etmek seçeneklerine bağlıdır.

 

Koronavirüs’ün gezegenimize yararı dokunma ihtimali var mıdır?

Çin ve Hong Kong’da, boşalan yollar ve ağır sanayinin durgunlaşması karbon emisyonları ve hava kirliliği seviyeleri önemli ölçüde düşürdü.

3 Şubat’tan 1 Mart’a kadar, Koronavirüs önlemler nedeniyle karbondioksit/CO2 emisyonları en az %25 azaldı. Dünyanın en büyük “kirleticisi” olan Çin, her yıl dünyanın CO2 emisyonlarının %30’una katkıda bulunuyor, bu nedenle bu tür bir emisyon düşüşünün etkisi kısa sürede bile çok büyük.

Aslında, Çin’in Koronavirüs önlemleri tek başına hava kirliliğinden 50.000’den fazla ölümü engellemiş olabilir; Bu çok önemlidir, çünkü yüksek hava kirliliği seviyelerine maruz kalanların virüsten ölme olasılığı daha yüksektir.

Kirli havanın akciğer ve kalp hasarına neden olduğu bilinmektedir ve yılda en az 8 milyon erken ölümden sorumludur. Bu altta yatan sağlık hasarı, Koronavirüs gibi solunum yolu enfeksiyonlarının şehir sakinleri ve toksik/zehirli dumanlara maruz kalanlar üzerinde diğerlerinden daha ciddi bir etkisi olabileceği anlamına gelir.

 

Koronavirüs’ün iklim değişikliği eylemine etkileri nelerdir?

Koronavirüs kaynaklı küresel durgunluk her zamankinden daha muhtemel gözüktüğü için, Uluslararası Enerji Ajansı temiz enerji yatırımlarının ve emisyon azaltımlarının bazı şirketler ve hükümetlerce bir süreliğine ertelenebileceği konusunda uyarıyor.

Koronavirüs salgını, dünyaya yayıldıkça doğal olarak küresel bir ekonomik durgunluktan endişe duyulmaktadır. Kriz, küresel karbondioksit emisyonlarında geçici bir düşüşe yol açarken, uzmanlar, temiz enerjiye yapılan küresel yatırımlardan ödün verilebileceğini ve emisyonları azaltmak için endüstrinin çevresel hedeflerini zayıflatabileceğini ve bunların da uzun vadeli iklim değişikliği eylemi için ciddi bir tehdit oluşturabileceğini söylüyorlar.

 

Koronavirüs’ün hava taşımacılığına ne tür etkileri olabilir?

Yolcu sayısı sıfıra doğru yaklaşırken, dünya havayollarının çoğu önümüzdeki Mayıs ayı sonuna kadar iflas edebilir. Bu uçmaya olan bağımlılığımızı yeniden düşünmek için bir fırsat anı olabilir.

Seyahat etme isteği eski bir insan dürtüsü olabilir, ancak küresel hipermobilitenin sadece birkaç on yıllık bir geçmişi var. İklim değişikliği ile ilgili eylemler havacılığı kısıtlamış olabilir; düşük rekabetten kaynaklı daha yüksek ücretler daha da artabilir.

 

Koronavirüs, birçoğumuzun bir baloncuğun içinde, sahte bir konfor ve inkâr balonunda yaşadığımızı açıkça ortaya koydu. Sahip olduğumuz maddi güç bizi gerçeklikten korudu. Ekranların arkasında yaşamak, kapsüller arasında – evlerimiz, arabalarımız, ofislerimiz ve alışveriş merkezlerimiz – geçiş yapmak;  kendimizi beklenmedik olayların geri çekildiği, tüm uygarlıkların aradığı noktaya ulaştığımız konusunda ikna ettik: doğal tehlikelerden yalıtım.

 

Aslında, yaşanılan bu süreç birçok insan için korku verici olduğu gibi, emisyonları azaltmak ve iklim değişikliğini yavaşlatmak amacıyla yeni bir radikal, işbirlikçi eylem dönemine girmemiz konusunda öğrenmemiz gereken çok önemli dersler de içermektedir.

 

1- Küresel zorlukların ulusal sınırı yoktur:

Bazı insanlar “dünyanın öbür tarafında” ortaya çıkan iklim değişikliği gibi küresel krizlere karşı bağışıklığa sahip olacaklarını düşünürlerdi. Bu yanlış düşünce balonunun patladığı açıkça görülmektedir. Hiç kimse coğrafi olarak Koronavirüs’e karşı bağışıklık kazanamaz ve kazanmadı da ve aynı şey iklim değişikliği için de geçerli.

 

2- Toplum olarak, yalnızca en savunmasız insanlarımız kadar güvende oluruz:

COVID-19 salgını sırasında görüldü ki yaşlılar ve sağlık sorunları olanlar Koronavirüs’e karşı ve yoksullar da onun ekonomik etkisine karşı daha savunmasızlar. Bu da bizi genel olarak daha savunmasız kılıyor. Bu ders bizi daha önce hiç görmediğimiz bir dayanışma alanına götürdü. Birbirimize ihtiyaçlarımız konusunda yardımcı oluyoruz, fakat bu bir alternatif seçenek değil zaten böyle olmak zorunda çünkü bu salgının sonunda hepimizin güvende olduğundan emin olmak istiyoruz. İklim değişikliği ile başa çıkmamız için ihtiyaç duyduğumuz düşünce işte tam olarak bu.

 

3- Küresel zorluklar sistemik değişiklikler gerektirir:

Yalnızca devletler veya şirketler tarafından etkinleştirilebilen değişiklikler. Fakat aynı zamanda bireysel davranış değişiklikleri de gerekmektedir. İkisine de ihtiyacımız var. Geçtiğimiz birkaç hafta içinde hükümetlerin radikal eyleme geçebileceğini gördük ve davranışlarımızı oldukça hızlı bir şekilde değiştirebildik.

 

4- Önleme tedaviden çok daha iyi ve kolaydır:

İnsanların virüse yakalanmasını ve onu yaymasını önlemek, aynı anda çok sayıda vakayı tedavi etmeye çalışmaktan daha ucuz ve daha güvenilirdir. Sağlık sektöründe bu durum her zaman böyle olmuştur. İklim değişikliğinde de sıcaklık artışlarını önlemek, muazzam sonuçlarla nasıl başa çıkılacağını anlamaktan her zaman daha iyidir.

 

5- Tüm müdahale önlemlerinin bilime dayanması gerekir:

İklim değişikliği ile ilgili birçok mit/efsane olduğu gibi, Koronavirüs ile ilgili de birçok efsane var. Ancak bu efsanelere yanıtlarını sağlık profesyonellerinin söylediklerine dayandıran ülkeler ve bireyler bu salgınla mücadele etmekte çok daha iyiler. İklim değişikliğinde de durum benzer; efsaneleri veya yanlış bilgileri takip etmek yerine, bilimin bize söylediklerine göre harekete geçmeliyiz.

 

Bu salgının şokunun insanları iklim değişikliği gibi küresel meseleleri görmezden gelme arzusundan çıkaracağını umuyoruz. Artan dayanışma, inatçı iyimserlik ve harekete geçme yetkisi, bu korkunç salgın durumundan ortaya çıkan ve yükselen bir şey olabilir. Çünkü unutmamalıyız ki bu salgından sonra hayat önünde sonunda normale dönecek olsa da bu normal olduğu varsayılan iklim için geçerli değil.

 

İlginizi Çekebilir: Koronavirüs Salgını ve Korunma Yolları

Paylaş
Galeri
SON EKLENEN HABERLER